Bir çiçeğim var, cinsini bilmiyorum, dolayısıyla huyunu da… Çiçekçi kış
çiçeği demişti alırken, çok su istemez, güneşe özenmez. Yaşıyor kendi halinde,
her daim yeşil ama çiçeklerini döktü ve tekrar ne zaman takınacak bilmiyorum.
Bekliyorum. On günde bir suyunu verip her gün hal hatır soruyorum.
Düşünüyorum da bazı insanlar bu doğasından ayrılmış çiçekten bile daha çok zahmet
veriyor insana. Sürekli ilgi alaka bekliyor, nazı çekilsin, köşe bucak aransın,
illa ki gururu okşansın istiyor. Kaçıyor da kovalanmak istiyor, bulununca önce
biraz küsüp sonra kendini açmaya karar veriyor. Herhalde peşinden koşturdukça daha çok kıymeti bilinecek sanıyor!?
İnsan sevince bunlara katlanıyor da niye iş bu kadar zora koşulsun ki? Dünya
ne zamandan beri bireylerin etrafında döner oldu ve ne zamandır yörüngesi
şaşkın yıldızların? Herkes kendi yolunda parlasa ve özledikçe çekimine girse
bir başkasının… Zorlama olmasa, çalım atmasa, yormasa…
"Herkes kendi yolunda parlasa ve özledikçe çekimine girse bir başkasının… Zorlama olmasa, çalım atmasa, yormasa…" ne çok sevdim, ne tanıdık geldi, tercüman oldu dizelerin zaman zaman birileri hakkında hissettiklerime..
ReplyDeletesiz kurdunuz blogu baya da olmuş, biara bayım diye diye bu akşama kısmetmiş benim de size selamım..ama biraz ilgisiz mi kalmış ne, olsun dememiş miydik az önce "zorlama olmasa" diye, işte öyle..
demek sensin o cheetah :) bizi takip etmeye devam et diyeceğim ama gördüğün gibi çok seyrek yazıyoruz.
ReplyDelete