Saturday 10 September 2011

Açılsın bellek kapısı

Bazı kapılar vardır, içeri bir kere girdin mi sen o eski sen değilsindir artık. Gürültülü bir yol kıyısında bahçesine daldığında huzuruna sığındığın eski bir ilkokul şefkati gibi, çınar serinliğinin gölgede yüzünü yalayıp okşaması gibi, rüzgarın kulağına usul usul bir ninni fısıldaması gibi başka bir faza geçersin. Anneannen eskileri masal anlatır gibi anlatırken senin dizlerinde rüyaya dalman gibi, bir gurbet türküsünde uzağa gidip el sallaman gibi, başka yerdesindir artık.

Beyoğlu Sahaf Festivali’nin (hayali) kapısından girdiğimden beri ben de eski ben değilim bundan böyle. Eskinin kokusu, yeninin tozu, dokunulmuşluğun, yaşanmışlığın anısı donup kalmış kitapların, plakların üzerinde. Sarı sayfalar, altı çizili satırlar en sevdiklerim. Hele bir de kurutulmuş kalmış bir çiçek çıkarsa şansıma…

Sonra o kitap sarrafı olduğu kadar insan sarrafı olmuş sahaf amca ve teyzeler… Beraber yaşamış ve yaşlanmışlar gibi kollamaları kitaplarını, göz ayırmamaları raflarından. Gelene pek bakmayan, esas gidene, el değiştirene çivilenen gözleri, son bir “hoş tutul” duası üfler gibi.

Cebimden bozuk para çıkmadı, tezgahtaki amcaya dedim ki “şunu bana saklar mısın, pazartesi geleceğim yine”; sanki hemen alıp gitmediğimden memnun gibi gülümsedi, “pekala” dedi, “bir hafta sonu daha eskiriz kıymetliyle”.

10 comments:

  1. ee sonra? kitabı alabildin mi? hangi kitaptı o?

    ReplyDelete
  2. bugün gittim almaya; ama amca kitabı sakladığı yerde bulamadı; yarın yine uğrayacağım :) Kitap: J. K. Galbraith'in "Money: Whence it came, where it went" kitabının Türkçe çevirisi; yani PARA :)

    ReplyDelete
  3. burda da eski baskıları varmış hep. istersen oricinal dilinden getirem gelirken?

    ReplyDelete
  4. sağol yavrım; ama sahaf sahaf kokmuyosa olmaz :)

    ReplyDelete
  5. kitabın akıbetini hala merak ediyorsan, amca arıyor tarıyor bulamıyor. ben de sadece o sahafa taktım, başka bir yere gidip de sormuyorum :)

    ReplyDelete
  6. amca bakadursun, benim önerim bakî :)

    ReplyDelete
  7. tamam ona 18'ine kadar mühlet veriyorum, bulursa alırım, bulamazsa senin önerine seve seve boyun eğerim :)

    ReplyDelete
  8. Ne çibin sahafçı amcaymış yaa..bozuk çıkmasa da al kitabı, sonra uğrarsan bırakırsın demeliymiş tontonca de mi ? şincik de bulamıyo, kesin verdi o başkasına, kesin :)

    ReplyDelete
  9. bence de verdi de "yok yok vermedim de naptım bilmiyom" diyo :) neyse günahını almayalım, yarın sorcam bakalım yine.

    ReplyDelete
  10. "boyun eğmek" derken? zorlamayalım yani, gerçi seve seve boyun eğermişin, o da denişik :) haber bekliyom o zaman.

    ReplyDelete