Wednesday 27 July 2011

Sandık ki cennete düştük



"Sohbetim yoktur benim pek" diye başladı; sonra da usul usul beynimizi, gönlümüzü okşaya okşaya konuştu bütün gece, curayla kopuz arasındaki el değiştirmeleriyle verdiği araları fırsat bilirmiş gibi. Konuşurken ellerini nereye koyacağını bilemeyen müziğe sevdalı bu adam, aşktan, ayrılıktan dem vurdu, özgürlüğe yordu bir çocuğun sahne önünde umarsızca dönüp durmasını; "ne güzel" dedi "kendine bu yaşta güvenmesi". Çocuk kendi dünyasındaydı, hatta bir ara ondan bahsedildiğini anlayınca utanıp annesinin kucağına oturacak oldu, oradan Erkan Oğur'a "dur, çalma" diyecek oldu, o da durdu, baktı çocuğun gözlerinin ta içine, gülümseyerek. Çocuk da gülümseyip oynamaya devam etti kendi masalında. E. Oğur kimbilir hangi kahramanı oldu onun masalının.

Uçaklar geçti ikide bir üstümüzden; birinde dedi ki "uçak da do'dan uçuyor, saza uyuyor; zaten bir uçakla başka nasıl bir ortak noktamız olabilir ki"; karşısındaki topluluk güldü, ayrı ayrı herkes acaba ne düşündü.... Yatsı okunurken de iki müzik aynı anda dinlenmez diye sazını susturup bu kez de esirgemediği sesiyle devam etti sohbetim yok diyen adam. "Ezanlar keşke kaliteli okunsa, makamına uyulsa" dedi. Ruhumuzu besleyen şeylerden söz etti, mutlak sessizliğin var olmadığından söz etti; onun cümlelerini burada aynen kurabilmem mümkün değil. Ama çalarken olduğu gibi konuşurken de mest etti. Demircioğlu'yla beraber Zeynebim dedi, Mecnun oldu Leyla'ya seslendi, Ercişli Emrah oldu, Kul Ahmet oldu, divane aşık gibi dolandı durdu. Su gibi aktı sesleri, havaya karıştı, toprağa, suya karıştı. Bitirirken bir de karşı evlerin balkonlarında oturanlardan özür diledi, açık havada verdiği rahatsızlıktan ötürü :)

Bir Ömürlük Misafir'in kapağına aşağıdaki şiiri yazmış Erkan Oğur; başka cümle ziyan etmeden bu yazıya onun dilinden nokta koymak en iyisi.

"İnsan değil ağaç olsam
Dallarımın arasından rüzgarlar esse
Yapraklarım, çiçeklerim, meyvelerim olsa
Mevsimleri yaşasam...
Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam.
Kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar...
Böcekler, karıncalar yollansalar içime...
Çürütseler oralarımı
Ballarım sakızlarım olsa
Gövdeme bir insan yaslanıp uyusa...
Ben bunları hiç bilmesem; sadece ağaç olsam... "

1 comment:

  1. şimdi bu şiirle bitirmişsin ya, benim de dileğim geldi aklıma..ağaç olmaktan toprak olmağa..hani sen gördün işte bizim oraları ben de kendi toprağımda toprak olmak dilerim.
    (vakti zamanı gelince tabii:)

    ReplyDelete