Wednesday 6 July 2011
Romanesk üçleme (3)
Yabancı bir sokakta terk ettin gittin beni. Bir karışına bile aşina olmadığım duvarlara yaslayıp başımı ağladım. Ellerim bir yabancıya tutunur gibi yapıştı taş duvarlara. Soğuk ve çaresizlik indi başımdan ayaklarıma. Ayağını sürüyerek ayrılırken sokaktan, bir kez olsun bakmadın ardına. Sahiplenip gittin kendinle beraber her şeyi. Ben kaldım geride, hınçtan uzak ve gururla karışık ayakta durmaya çabalayan; bir de yağmurla bir olup sokağa akan gözyaşlarım ardından kovalayan...
Yıllar geçti, sen duvarlarında gözyaşımın kuruduğu o sokaktan yine geçtin; belki beni fark ettin, belki fark etmedin. Ben senin ardından elimde kalanlarla o yabancı sokağa, acımın üst katına yerleştim. Kafanı kaldırdığında gördüğün camın ardındaki perdeydim. Anıların ve ayrılılıkların üzerine çekildim.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
O pencere kendisine böyle bir şey yazıldığını bilse... hayatımıza girdiklerinden, gözümüze iliştiklerinden, aklımıza takıldıklarından habersiz, birbirini tanımayan insanlarla dolu dünya di mi. Eline sağlık.
ReplyDeletesağol canım, şimdi fotoğrafa tekrar bakınca senin düşündüklerini düşündüm ben de.
ReplyDeleteçok hoş bu üçleme...öyle ki yaşanmış da yazılmış gibi geliyor, belki de öyle ??
ReplyDeleteEseri dinledim okuduktan sonra, Pini di Roma'yı çok sevdim :)